‘’Cümleyi nereye kuralım, sokaklar
hayli eski,
Yenisi fazla evlerin odalarından
geçtim, cümle
Kapıları bile yok!’’(H. Ergülen)
Her düş bir sağanaktı, hafız elbet
kurguların maliyetinde şiirler kundaklandı sözcükler şaşkın ve arsızdı.
Cümlenin nezdinde soluklandı kalem ve
aşkın hatırına sustu dili şairin belki de şaşkın ünleme seğirten bir imleçti
şarkıların rüyası ve vedası.
Sözcükler illa ki kundaklandı ve
ruhun telaffuzu ile suskun göğün örtüsü birbiri ile çelişti.
Bir redif giyindi evren.
Beyitlere b/ölündü sessizlik ve kopan
kopçasına yangının yeniden büyüdü alevler nihayetinde ne şiir kaldı geride ne
de kurulması gereken bir cümle.
Kurum kurumdu kumrular aşka kanat
açan yüreklerinde büyüttüler sevgilerini ve yavrularını.
Karabataklar kâh havalandı kâh suya
daldı.
Dalgındı gözlerim.
S/üzgündü ruhu özlemin.
Aşkın kulvarında sökün eden masumiyet
ve izdiham yüklü yeryüzü derken birbirine verip veriştiren insanlar ne de olsa
sancılı bir hayal mahsulüydü kurulmamış cümleler.
Şair direndi.
Aşk diretti.
Balçığa düşen güneş yüzünü sildi
sihirli yüreğiyle.
Göğe tırmanan haydut kuş bir soludu
ki sözcükler kanat çırptı ve kuş yürümeye başladı.
Düzende saklı düzensizlik bir o kadar
başıboş imgeler ve somurttu şair soldu çiçekler solundu aşk yüklü hava derken
sömürdüler sevgiyi ve şairi ne de olsa solundaki ganimet bitimsizdi ve inadına
daha çok sevdi şair ve yalnızlığını içine çekti cümle cümle.
Yalnızlık.
Yalıtılmış imgeler.
Çığırtkan mizacı şairin aslında
devasa bir rahmet idi rehavetin ağırlığı ve içine kapandıkça direnci arttı.
İşgal eden kimse ruhunu şiirlerin
hele ki şair bir ömür inzivaya çekilmişken…
Ve sökün etti cümleler illa ki kat
çıkacaktı gökyüzüne ne de olsa aklını aşkla bozmuştu şair ve bozguna uğradığı
hayatında bir kez daha kalktı depara.
Sözcükler yalındı.
Ruhu ise karmaşık.
Aşka kıyanlara alışıktı ne de olsa
aşka sırnaşıktı şair.
En çok da kendine muhalif bazen düşse
de gardı pembeleşen bir gökyüzü hayali ile yaşıyor ve yazıyordu ve cümle
kuracağı ilave dünyaların peşindeydi en çok da kendi cennetine duyduğu özlem
elbet İlahi Aşkın ateşiyle mahcubiyetini geride bırakan.
Bir cümle idi aradığı şairin elbet
yazacağı son ve en muhteşem cümle peşi sıra sökün edecek gözyaşı ve masanın bir
ucunda kalem diğer ucunda Rabbine duyduğu özlem…
İçlendiği her vakit en çok da
hiçliğine öykünen şiirlerden alıp da gücünü ve cümleler kuruldukça hayat da
devam edecekti en çok da umut ve sevmesi için sonsuz nedeni vardı şairin en çok
da kendisiyle uzlaşmasına vesile sayısız ayrıntı.
Ve gök kuşağına tırmanmak için elini
acele tuttu elbet seyyah yüreğinde kıpraşan beyitler ve imgeler sayesinde
varlığına duacıydı aşkın ve kalemin ve yazması için sırada bekleyen cümlelerin…
O cümle kapısı ki…
Solduğu ve soluduğu kadar mutluluğu
izdivacı gerçekleşti duyguların ve kalemin en çok da kayıp cümleler sokağında
kendini bulmaya dair özlemi ile yazdı şair ve yazdı ve…