Harikalar Diyarı...



“Dünya dediğimiz rüyalar âlemi, bir uykuda gezerin şaşkınlığı içinde kapısından giriverdiğimiz bir evse eğer, edebiyatlar da, alışmak istediğimiz bu evin odalarına asılmış duvar saatlerine benzerler,” diyor, Orhan Pamuk Kara Kitap adlı eserinde. Bende o şaşkın uykuda Gezerlerden biri olduğumu fark ettim. O an yönümü duvarımda asılı edebiyatlara çevirdim. Bir baktım ki vakit vedayı gösteriyor.''(Alıntı)

 

 

Rengârenk bir ölüm dilemiştim öncemden ayrı düştüğüm andaki mevcudiyetimi kutsadığım ve yarınlara d/okunma arzumla ölüp de yeniden doğmayı istemiş olmam mı idi hüznümün revnak dokusunda saklı o milat ve de umudun bakır tadı.

İçim geçiş hakkı tanımıyordu ki dış dünyaya sekmeme ruhum katran misali ölümse hak gördüğü evrenin bense hakkıyla yaşayıp sevebilme kaygımla kendimi es geçmiştim ya, bir kez bu Harikalar Diyarında ne işim var, demenin mahcubiyeti ile soluk bir zaferi kucaklamanın mealinde saklı iken kalbimin ritmine ayak uyduramadığım ve solgun yüzünde göğün ruhumsa kabristan yolcusu sonlanmaya meyyal ömrün.

Kavisler.

Şeritler.

Ve de kaprisler.

Tünediğim şu sarkaç türediğim şu kerrat cetveli ve süregelen küskünlüğüm öncelikle kendime ve de gelirken arkası bense ardıma dahi bakmadan kulaç açmıştım bir kere hayallere onlar ki çoğu hayalimin çalındığı ve çoğu dostumun alıntı sevgilerinde uyuya kalmışken iç sesim ve ilham perim.

Saydamdı içim dışım ve şeffaf.

Şaibeli idi çoğu insan ve de inkâr yüklü ve isyankâr:

Bana neci zihniyetler bense bol keseden düşünen ve zikreden ve fikrime açtığım her kaydı zikrimle eşleştirip bu yalan dünyanın doğrucu Davut’u olmanın var iken birden çok zararı.

Az ile yetinmek yoktu doğamda ama azımsadıklarım sadece manevi anlamda:

En çok ben sevmeliydim, misal.

En çok da ben sevilmeliydim.

Ruhum ve doğam ve duayeni olduğum hayallerim ve umut teknem bense tekkemdeki seyyah yüreği seferisi yıldızların ve yerkürenin neferi sözüm ona aşkla eşleştiğim hayallerin ve çürük düşlerin nezdinde gerçeklerle yüzleşsem bile ertelediklerim.

Gönlümün penceresinde yaşıyordu kuşlar.

Kazanım babında benim de kanatlarım vardı.

Yüreğimin solfeji iken fısıltılar sadece Sağır Sultanın duymakla kalmayıp bana yanıt verdiği:

Sol kürem.

Sağdıcım.

Sol anahtarı ile kapısını açtığım gamlı notalar ve Harikalar Diyarı.

Bünyem kaldırmıyordu işte sevgisizliği ondan da öte tepkisiz insanlardan yediğim zılgıt ve ıskaladığım gönül hanemde konaklamış bir çocuğun istekleri.

Oyun.

Özgürlük.

Sevgi.

Disiplin.

Diyalektik önergeler ve öğretmen kimliğimin de yansıması iken aralıksız içimdeki çocuğu yönlendirdiğim ve muhafaza ettiğim öğrenme ve öğretme arzusu.

Huzursa kanatlı bir kuş misali ansızın solan.

Hüzünde geniş açılı bir özlem öncemden başlayıp ergen hayalleri de sollayıp yetişkin kimliğimde haybeden içimde saklı olan ve de seken duygulardan aldığım güce rağmen hüznümü es geçemediğim ve insan olmanın bilinci ile mutluyken bile yaşlara boğulduğum.

Kümelenmiş duygular ve kabaran yüreğim.

Münferit acılar ve eşkâli kayıp yüreğim.

Her günü ayrı bir ömür bellediğim ve her ömrü sonlandırıp güneş gibi bir battığım bir doğduğum ve insanüstü bir realite ile bıçkın kalbimin de yerinden söküldüğü yetmedi sökün eden duygularla örülü şiirlere düşmüşken yolum ve yol yakınken kendimden kaçtığım yol uzaklaşırken kendime koştuğum.

Huzur ve hüzün iken iki temel öğe ve pekişen yaşama sevincim bazen dağıldığım bazen d/ağlandığım bazen daraldığım ve yüreğimi ferah tutmak adına manevi dünyamla hidayete duyduğum inançla bedeller ödediğim tutuklu hayallerimden de taviz vermeden bir örüntüden sekip başka bir âleme geçiş yaptığım…

Rivayet oydu ki:

Öznemle s/özlenmiş özlem yüklü bir nida ile kendimi kucaklama gayretinden ayrı düşüp itildiğim metruk ruhlar dünyası belki de ölü aşıklar durağı elbet aşkın solundan kalktığı kadar sağ elimde saklı kalemin sürgit nidaları bazen sessiz bazen ölgün bazen soyut bir dünyada konakladığım kadar duygularımı somut bir zeminde kah şiirler eşleştirdiğim kah hikaye ile ve yorgun zamanlardan arda kalan bir sevda masalı misali gezindiğim Harikalar Diyarı öncemde kayıtlı yarından muaf ve andaki kaygılarımı sonlandırıp mutluluğa damga vurduğum kadar mühürlü yüreğimden kopamadığım kadar da kendimden kendime bir yolculuk ile yine kendimden geçtiğim ve öncemde her ne kadar kendimden geçemesem de kendim olmayı bir kural bir ritüel bellediğim…

 


( Harikalar Diyarı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 1.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu