Aşk Ve Mizah
Birbirini
aşkla seven bazen de değişiklik olsun diye kavga eden iki aşığın mizah dolu kavgalarını
yazalım mı?
Ayşe
-Ahmet, neden her zaman çoraplarını ortalıkta bırakıyorsun?
Evde bir çorap festivali mi düzenliyorsun?
Ahmet
-Ayşe’m, bu benim sanatsal ifadem! Çorap sanatı diye bir şey
duymadın mı?
Ayşe
-Sanat mı? Peki, ben de bulaşıkları yıkamayı sanat olarak
görüyorum. O zaman sen de bu sanat eserine katkıda bulunabilirsin!
Ahmet
-Tamam, tamam. Ama sen de her gün aynı diziyi izlemekten
vazgeçebilirsin. Artık replikleri ezberledim!
Ayşe
-Ahmet, o dizi bizim aşkımızın temsili! Her bölümde seni
görüyorum.
Ahmet
-O zaman ben de çoraplarımı her yerde bırakmaya devam
edeceğim, çünkü her çorapta seni kızarken o tatlı yüz ifaden, gönlümde çizerek
kayıt altına alıyorum!
Ayşe (Gülerek)
Tamam, anlaştık. Ama çoraplarını toplarsan, ben de yeni bir
dizi bulurum.
Ahmet
-Anlaştık! Ama unutma, çorap sanatı asla ölmez!
Bu tür tatlı ve eğlenceli kavgalar, ilişkinin dinamiklerini
canlı tutar.
Elif
- Ali’m, neden her zaman geç kalıyorsun? Beni
bekletmekten zevk mi alıyorsun?
Ali
-Elifim, trafik vardı. Ayrıca, seni bekletmekten zevk almıyorum,
seni görmek için sabırsızlanıyorum.
Elif: (Gülerek)
-Peki, bu sefer affediyorum. Ama bir dahaki sefere çiçek
getirmezsen, seni affetmem!
Ali
-Anlaştık. Sen çiçeklerden daha güzelsin, elime dikenin
batar diye korkuyorum Ama sen de her seferinde aynı filmi izlemekten
vazgeçebilirsin. Artık replikleri ezberledim!
Elif
-O film bizim ilk buluşmamızın hatırası! Her izlediğimde o
günü hatırlıyorum.
Ali
-O zaman ben de her geç kaldığımda seni ne kadar sevdiğimi
hatırlatırım. Çünkü seni bekletmek istemem, ama seni görmek için
sabırsızlanıyorum.
Elif
-(Gülerek) Tamam, anlaştık. Ama bir dahaki sefere çiçekleri
unutma!
Ali
-Unutmayacağım. Ama sen de filmi değiştirirsen, ben de
geç kalmamaya çalışırım.
Bunlar kavga gibi olsa da ortamı yumuşatan tatlı bir
dokunuşlardır, asla kırıcı olmaz.
Ahmet
-Ben burada şehirde kaosun ortasında kalmışım, sen evde yan gel
yat Osman, on dönüm bostanım var diye keyif çatıyorsun!
Zeynep
-Ben de burada evdeki kaosla uğraşıyorum. Çamaşır makinesi
bozuldu, bulaşıklar birikmiş, kedimiz de sürekli mırlıyor!
Ahmet gülümseyerek
-Senin kaosun benimkinden biraz farklı galiba. Ama tamam,
seni anlıyorum. Evde de işler zor olabilir. Evet, ama seninle birlikte olunca
her şey daha kolay. Şehirdeki kaosu birlikte atlatırız, evdeki işleri de
birlikte hallederiz.
Zeynep: (Gülerek)
- Anlaştık. O zaman sen eve gelince bana yardım edersin. Ama
ben de bana şehirdeki kaosu atlatmam için sana bir kahve yaparak destek
olursun, tamam mı?
Ahmet
-Tamam, Zeynep’im. Birlikte her şeyin üstesinden geliriz!
Kapılar usulca tatlı gülüşmelerle açılıyor farkındasınız
değil mi?
Dostlardan Gelenler
Sönmez kardeşim:
Ahmet -
Tamam, Zeynep’im. Birlikte her şeyin üstesinden geliriz!
Zeynep
- Neyin üstesinden gelirsin Ahmet.Sen neyin üstesinden geldin bu zamana kadar. Elektrik faturası üç gündür yatırılmadı. Su faturasını kimse posta kutusundan almadı. Dolabın kapağı düşmüş, aynanın camı kırık, dip boyam geldi farkında mısın? Ahmet. Kedinin maması bitti. Aysular tatile gitti. Kovada çöp birikti. Dolapta peynir beş gündür bitikti. Eeee bi zahmet ahmet üstesinden gelsen nolcak babana rahmet. Odanın lambası patlak, lavabonun taşı çatlak, kapının boyası kavlak. Eee bi zahmet Ahmet bakma öyle ablak ablak. Çocuğun donu küçüldü, banyonun sıvası döküldü, ceketinin astarı söküldü, saymaktan dilim büküldü. Ee bi zahmet Ahmet ben bütün gün bunları aklımda tutuyorum sende bişey yap Ahmeeeettt. Neriye kaçıyoon Leen Aameeett.
Mehmet Aluç