Aile, toplumun en küçük birimidir. Toplumu bir
binaya benzetirsek, binanın en küçük yapı taşı- tuğlası ailedir diyebiliriz.
Bir binanın sağlam olması o binayı oluşturan yapı taşlarının sağlam olmasıyla
doğru orantılıdır. Aile kurumunun sağlam olması; ailelerden oluşan toplumların
dinamik olmasını sağlar. Ve dinamik toplumlardan oluşan devletler dünyanın en
güçlü devletleri olduğu gerçeği yadsınamaz.
Düz
anlatımla, ailelerin sağlam olması, aile bireylerin aralarındaki ilişkilerin
uyumlu olmasını gerektirir. Anne-baba, eylemleriyle ebeveyn olmanın gereklerini
yerine getirmesi ailede, huzur ve mutluluğun biricik reçetesidir. Balık baştan
kokar demiş atalarımız. Büyüklerin uyumu, rol model oldukları çocuklarının
sorunsuz büyümesinin biricik koşuludur.
Hele
çocuk sayısının fazla olduğu ailelerde her çocuğa aynı sevgiyi beslemek,
onların giderlerini karşılamakta adil olmak yaşamın olmazsa olmazıdır. “Balık
baştan kokar.” Demiş atalarımız. Baş düzgün hareket ederse menzile kolay
varılır. Güller süsler mutluluk yolunu.
“Ne
ekersen onu biçersin, Rüzgâr eken fırtına biçer.” Zengin
kültürümüzde her alanda olduğu gibi büyüklerin görevleri alanında böylesi özlü
söz ve deyimleriz var. Ebeveynler çocuklarına özellikle çocukluk dönemlerinde; dümen
ellerinde iken ilgilendikleri oranda kendileri yaşlandıklarında çocuklarından
aynı ilgiyi görürler. Yaşlılarımıza insanca davranmak gerçi insanlık görevidir.
Tartışılmaz. Fakat bu olgunun hoş olmayan örnekleri de az değil.
Yaşama mutlu başlayamamış ve tutunamamış,
anne-baba sevgisi görmemiş; hatta onlardan hıyanet görmüş insanımızın
büyüklerine gerekli ilgiyi göstermediği bir vakadır. Böylesi vakaları tv.
kanallarımızda sıkça izliyoruz maalesef. Semavi kitaplar da vurgular anne-baba
yaşlandığında onlara iyi davranmanın gereğini. Kur’nı Kerim Ra’d Süresi 23 ve
24. Ayetlerde şöyle buyuruyor:
“﴾23﴿
Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi
davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara
öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.
﴾24﴿
Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle
kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip
yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.”
Ailede
mutluluklar paylaşılınca çoğalır, acılar paylaşılınca azalır. Paylaşım, adil
olursa anlam kazanır. Nasrettin Hoca, fıkrasında işaret edildiği gibi kul usulü
olmalı paylaşım. Hoca mahalle içinden geçerken topladıkları cevizleri bölmek
isteyen çocuklara rastlar. Çocuklar Hoca’yı görünce; “Aman Hocam şu cevizleri
pay eder misin?” derler. Hoca işe başlar, 3 ceviz birisine, 5 ceviz birisine 2
ceviz bir başkasına verir. Diğer cevizleri kendisi alır. Çocuğun birisi; “Hocam
ne yapıyorsun, öyle mi paylaşım olur.” Diyerek sızlanır. Hoca; “Allah usulü
bölüyorum. Allah birisine az verir, birisine çok verir. Bazısına hiç vermez.”
Çocuklar beğenmez bu paylaşımı. Hoca peki, “Şimdi kul usulü böleyim” der. Ve
cevizleri eşit pay eder.
Evet,
mutlu ailelerin mutlu toplumları ve mutlu toplumlardan oluşan devletler de
güçlü dinamik devlet olurlar dedik.
Devlette
idare makamında bulunanlar görevlerini icra ederken tıpkı mutlu ailelerdeki
gibi anne-baba görev ve sorumluluğuna sahiptirler. Halkın mutluluğu ve huzuru için
idarecilerin halkın her kesimine aynı eşitlikte ilgi ve yaklaşımı göstermesi
gerekir. İşte o zaman ülkede iç barış, huzur sağlanır. Aksi halde, “Biri yer
bir bakar kıyamet ondan kopar.” sözü anlam kazanır.
Tüm
bu gerçekler ışığında günümüzde uygulanan bütçe uygulamalarını irdeleyelim. Her
yıl kabul edilen hükümet bütçelerinde halkın çeşitli kesimlerinin alacağı ücret
oranları belirlenir. Ücret belirlenirken başvurulan en önemli kıstas; bilindiği
gibi devletin resmi kuruluşu TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı kabul edilir.
TÜİK, %36 açıkladı enflasyon oranını son kez.
Çalışanlara,
TÜİK rakamlarından fazla ücret artışı ön görüldü. Bu paylaşımdan SSK ve BAĞ-KUR
emeklilerine, rakamları yuvarlayarak ifade edeyim % 26, memur emeklilerine ise
%25 ücret takdir edildiğini görmekteyiz.
Covit-19
salgınında 65 yaş üstü yaşlılar-emekliler evlere hapsedildi. Oysa corona
mücadelesinde, maske, mesafe ve temizlik konusunda ve hayatın her alanında
kanunlara en çok uyan kesimdir yaşlılar olmaktadır. Yani emekliler… 65 üstü
yaşlıları-emeklileri evlere hapsetme uygulaması yer karasında hiçbir ülkede
uygulanmadı.
Hakk’tan,
hukuktan bahseden, aldıkları kararlarla kutsal kitabımız Kur’an’ı Kerim ayetlerini
referans gösteren; “Devlet Ana” olanların emeklilere uygun gördükleri muamele
böyle mi olmalı!? Resmi enflasyon altında ücret takdir etmeye cevaz ne kutsal
metinler ne de Anayasamız madde 2’si onay veriyor.
“Madde 2 – Türkiye
Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan
haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Demokratik,
laik ve sosyal hukuk devleti, yurttaşlarının haklarını savunur. Ebeveynlerin
çocuklarına eşit ilgi göstermemesi ne kadar vicdanları yaralarsa idarecilerin
yurttaşlara eşit muamelede bulunmaması emeklilerin ruhlarında aynı oranda daha
da çok yaralanmalara neden olmaktadır. Ücret takdirinde hakça davranılmıyor
tamam. Açıkçası yaşlıların erkenden dünyalarını değiştirmeleri isteniyor ona da
tamam. Hiç olmazsa: “Vatandaşlarımızı enflasyonun altında ezdirmedik” içerikli
sözler sarf edip bir memur emeklisi olan benim, bizlerin akıllarıyla alay edilmesi
çok daha fazla yaralayıcı olmaktadır!