.
Acemi
küskünlük nehrinde
Gecenin
ziftini içerken kaygısız bir baykuş
Dilrubaya düşüverir çatık kaşlı hüznün gölgesi
Öfkeyle parantezi kapanır vefasız kimliklerin
M a t o l u r geçmişin yörüngesi
Nisan mavisinde
Çıplak ağaçlar utanır sarmaşığından
Çöle ninniler söyler suyun kabarcığı
Di ’li geçmiş zaman evrilir v a h ’lı gelecek zamana
Ve cümleyi hikmetinden soyar sözün k a n c ı ğ ı
Cezbeyle karışık
Bilinmez kaçıncı düşük doğumunu yapar düşünce
Sessiz harfleri u n u t u r kör heceler
Ve kıyama durur dönence
Okkalı sözlerin güzergâhında
Hicretin ayaklarını öperken tozundan arınmış yollar
Bir kaçağın hızlanmış soluğuna gömülür telaş
M e n z i l i yitik kavgalar dalar uykuya
Kıyametin kucağında sarmaş dolaş
Dibe vurmuşluğun seyahatinde
Gürültülü cümleler alkış tutar gecenin iniltisine
Beyaz yalanların gölgesini ağırlar şuh zaman
Naif bir mızrap dokunur bam telinin sinesine
Dinginliğin mahreminde
İzdüşümünü yoklarken vesveseler
Zamanın sessiz teninde minnetsizce yürür bir ankebut
Muğlak sualler kırar kalbin penceresini
Ve tik takların taktiğiyle i r k i t i r mabut
Rutinleşirken iklimler
Şehrin damarlarında saf tutar bıkkınlık
Bir şiirlik canı kalır trajik hayallerin
Ve selamete erer a y d ı n l ı k lık
......
.
.
.
.
.
.
.
.
.