Öğretmenlik Kutsal Bir Meslektir

          Yontu sanatçıları malzemesi, mermerdir, taştır, ağaçtır. Yontucu ustalar yetkinliklerinin el verdiği düzeyinde kalıcı eserler üretirler. Aynı yaklaşımla ressamlar boyalar, fırça, tuval benzeri malzemeden hayranlık uyandıran eserler ortaya çıkarır. Örnekleri çoğaltmak olası; yazarlar, şairler kelime dağarcıklarının zenginliğini kullanıp akıl süzgecinden geçirdikleri temaları şiire, öyküye, romana… dönüştürürler.

 

         Öğretmenlik soylu bir meslek olduğu gibi öğretmenler birer saygın sanatçılardır. Konuyu açalım. Öğretmenin malzemesi ise yarınlarımızın güvencesi çocuklardır. Öğretmenler öğrenim yıllarında edindikleri bilgi ve donanım; kendilerine kazandırılan değerlerle pedagojik yeterlikleri düzeyinde çocuklarımızı, öğrencilerini yarınlara hazırlarlar. Öğretmenlerin mesleğinin hakkını verecek düzeyde yetişmesi ellerindeki malzemeyi istenilen düzeyde işlemelerine bağlıdır.

 

         O bakımdan öğretmenlik mesleği bir sanat dalıdır demekle aynı zamanda eğitim öğretimi verilen önem vurgulamış oluruz. Uluslar öğretmenlere verdikleri değer ölçüsünde elit kuşaklara sahip olurlar. Devletlerin birinci varsıllık kaynağı nitelikli yetişmiş insan gücü olduğu gerçeği yadsınamaz bir gerçektir. Örnekler verirsek: Osmanlının kuruluş yükseliş devirlerinin padişahlarının devrinin başarılı öğretmenlerce yetiştirildikleri bilinir. O padişahlardır ki, öğretmenlerine büyük saygı duymuşlardır. Fatih kendisine sunulan çiçeklerin öğretmenlerine sunulmasını ister. Yavuz, hocasının atından elbisesine çamur serpilmesi nedeniyle mahcup olan hocasının gönlünü almak için çamurlu kaftanının tabutunun üstüne örtülmesini emreder.

 

         Aynı bağlamda: “Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muteber insanlarıdır.” Diyen Atatürk öğretmenliğin önemini vurgulayıp:

“Öğretmenler!
Yeni nesli, Cumhuriyet’in özverili öğretmen ve eğitmenleri, sizler yetiştireceksiniz; yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin yeteneğiniz ve özveriniz derecesiyle uygun olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu kalite ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir. Sizlerin, seçkin görevinizin yerine getirilmesine büyük özveriyle varlığınızı vereceğinize hiç şüphe etmem.”

 

          Anımsanacağı gibi 1920’li, 30’lu, 40’lı hatta daha 1950Li yıllarda bile nüfusumuzun büyük çoğunluğu köylerimizde oturuyordu. Köylerimiz karanlıklar içinde yaşarken yurttaşlarımız ümmi durumdaydı. Cumhuriyetle çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak hedeflendi. Okulculuğa büyük önem verildi. Fakat mevcut Öğretmen Okulları yeterli sayıda öğretmen yetiştiremiyordu.

 

         Cumhuriyeti kuran kadrolar öncelikle yurttaşları okuryazar yapmak, aydınlatmak için eğitmen yetiştirme, daha sonra Köy Enstitüleri projeleriyle büyük atıllar yaptı. Yurdun her bölgesinde seve seve görev alan öğretmenler yetiştirdi. Maalesef karanlık güçlerin marifetiyle densin, her nasıl betimlenirse betimlensin önce Köy Enstitüleri, daha sonra Öğretmen Okulları ve Eğitim Enstitülerinin kilit vuruldu kapılarına.

 

         Giderek öğretmenliğe, eğitim- öğretime verilen önem yıl yıl azaldı. Sık sık müfredatlar değiştirildi. Öğretmenlikle ilgisi olmayan Milli Eğitim Bakanları atandı. Eğitimin kalitesi düştü. Buna paralel olarak hızlı biçimde tüketim toplumu olduk.

 

         Ülkemizde şu anda kaç çeşit öğretmen var bir sayalım: Kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen, özel okul öğretmeni ve de atanamayan öğretmenler. Yeni yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanuni ile öğretmenler uzman öğretmen… gibi kategorilere ayrılması hedeflendi.

 

          Google ’ye müracaat ettim öğrenmek için; günümüzde eğitim iş kolunda kaç çeşit sendika var?

Dudak uçuklatacak sayıda, tam 49 çeşit sendika olduğunu gördüm. Öğretmenlerin bu kadar bölünmesi hiç hayra alamet değil.

 

         Eğitim-öğretim sorunlarını yetesiye anlatmak bu yazının hacmini aşar. Sadece ülkemizde köy okullarının kapalı olması büyük kanayan bir yara olarak içimizi acıtıyor. Çarpık plansız sanayileşme ve kentleşme sonucu köylerimiz boşandı. Genç nüfus kentlere taşındı. Oysa cumhuriyet kurucuları yurdun en uzak köyüne okul yapma ve öğretmen göndermeyi amaçlamıştı.

 

         Ülkemin kalkınması, dünyada lider ülke olasını istemekten başka bir dileğim yok. Ve halkımızın daha gönençli barış içinde yaşamasını istemek hayal değil gerçek olmalı.

 

         Bu dileğimin gerçekleşmesi doğrultusunda medyada bir haber okudum. Bir siyasi liderimizin sözleri heyecanlandırdı beni. Siyasimiz şöyle diyordu:

 

         “Köy okullarını yeniden açacağız. Okul bahçelerinde Andımız duyulacak. 600 bir öğretmenin atama sorunu çözülecek…” Umar ve dilerim bu vaatler ete kemiğe bürünür. Eğitim-öğretim çalışmaları çağın bilimsel kıstaslarına göre planlanır ve uygulanır. Öğretmenlerimize Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki kadar değer verilir. Çağlar ötesinde Çinli ozanın dediği gibi yüzyıl sonrasını düşünülüyorsa insan yetiştirmek gerek. Gelecek kuşaklara bırakacağımız en iyi miras onları çağın gerektirdiği donanımla yetiştirmek, eğitmek olmalıdır…

 

 

 

 

 

( Öğretmenlik Kutsal Bir Meslektir başlıklı yazı sahara tarafından 1.12.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.