Okuduğum En Güzel Kitapsın...




Düşlerimden dökülen iplik parçaları ve kaybettiğim iğnenin dokunulmazlığı.

Ah, ne ki:

İğne ucuyla kazılan kuyuya düşmek.

Ah, ne ki ardı ardına çuvaldızı tüm dikenleri kendine batırmak.

Bir ömrümü adadığım kitaplar ve tahsil hayatım gerçi üzerinden çok zaman geçti ama ben hala öğrenci kimliğimi korumayı şiar edindim ve ev işinden asla haz etmediğim kadar ailem beni bu konudan muaf tutmuşken ve şimdi her şeyin idaresi ve sorumluluğu bana kalmışken.

Öykülerden öyküler çıkarabildiğim yetmedi…

Her şiire bir hikâye diktiğim yetmedi.

Şiire yazdığım nice nazire.

Ve sevgili Keykubat, mademki tarihin tozlu sayfalarını karıştırıyorum yoksa tek kazan kaldıran yeniçeri ben miyim?

Aramın hep iyi olduğu lügat, kitap yetmedi birkaç yabancı dil ve semeresini alamadığım kadar sevap işlercesine bir maddi karşılık almadan kafa yorduğum onca şey:

Keşke.

Haz etmesem de bu kelimeden tarih tekerrür ederken nasıl dilimden düşürürüm?

Keşke.

Mızrabı kırık.

Solfeji suskun.

Notalarınsa gamına tutkun.

Hep de dediğim gibi:

O sol anahtarı nasıl ki içimde saklı…

Ve ne hikmetse sevgiyi soluduğum sevgiyi kovaladığım mekânlar ve insan izlekleri.

Kitaplar ve ben.

Bu da yetmez iken:

Bir kitaptan üç dört tane edinebilme başarısına ulaşıp kitaba verdiğim parayı çok görmezken.

Marifet sandım ve bilgiyi hep en üste taşıdım bu arada hayat geçerken zaman ellerimden kayıp giderken pek çok şeyi en başta kendimi ihmal ettim ve işte hayat dersinden ve ev işlerinden sınıfta kaldım.

Yazmak çok vaktimi almasa da bir emek veriyorum.

Bir yazı ile de yetinmeyip…

Derken biriken yüzlerce hatta binlerce Word dosyası ve bunları yazan sanki ben değilmişim gibi kolaylıkla da bunca şeyi gözümü kırpmadan ve görücüye çıkarmadan uzay çöplüğüne bırakıyorum.

Kendimi tekrarladığıma kanaat getirmişsem hele ki.

Ve kendimle olan yarışımda kendimi alt etmek adına bir gayretle.

Sözün özü sevgiyle yazdığım ve bir ömür neyle iştigal olursam olayım içine sevgiyi kattığım…

Eh, hal de böyle oldu mu en başta iş yaşantımda meslek seçimlerimde çalıştığım ortamlarda hep en üst seviyede oldu beklentim en başta insanlardan yana bu da yetmezmiş gibi bana verilen her iş her görevi kısa sürede tamamlayıp yetkilime teslim etsem bile hep detaylarda boğuldum.

Yaptığım hata ise aşikârdı ve bunu bir gün iş arkadaşım yüzüme haykırdı öfkeyle:

‘’Burası okul değil.’’

Ki işimi de layığıyla yaparken çalıştığım onca bankada hep de gözümü zirveye dikmişken ve her detayı her işi ayrıntısı ile öğrenmek adına çaba sarf ederken.

Evet, iş yeri idi bulunduğum mevkiiler:

Banka olsun çalıştığım ortam ya da bir şirket ben her nasılsa bir okul birer okul olarak addettim.

Hal de böyle oldu mu meslek hayatıma nokta koyup akademik kariyer hayallerimi gerçek kılmak adına yola çıktım.

Burada devasa bir Es veriyorum ve aradan geçen yirmi yılı silip günüme varıyorum.

Aşağı yukarı on bir yıldır aralıksız yazıyorum verdiğim kısa molaları da saymadık mı ve işim gücüm bir ömür kitaplarla da oldu mu.

İşi eğlenceli kılmak zaten benim açımdan bu şekilde mümkün hele ki kitapların o kokusu yok mu bazen d/okunmaya kıyamadığım ve zaruri olan diğer şıkları da eledim mi şimdilerde hayli zorlanıyorum hani.

Bu yazımın bir edebi kaygısı yok ve uzun cümleler kurup zora sokmayacağım sizleri elbet albenisi de olmalı hani hele ki duygular da bu denli yoğun oldu mu.

Sanmayın ki durduk yere yazıyorum.

Sanmayın ki bir elim yağda bir elim balda ki…

Bir ömür hayatı bu şekilde yaşatan ailem ve babam gittikten sonra bile annemin bize hiçbir şey hissettirmediği gelin görün ki işin içine hastalık hatta ölme ihtimali de girdi mi tüm dengeler değişti.

Seve seve işimi yaptığımı söylemeliyim gerçi bir yaştan sonra ev işlerine nasıl bağışıklık kazandım tartışılır.

Bol bol yemekleri yaktığım.

Deterjanın tozunu ayarlayamadığım.

Alışveriş ise büyük bir külfet ve pahalılıkla başa çıkamadığım kadar eksik ya da fazla aldıklarım.

İş de böyle oldu mu iki seneye yakın bir zamandır kitaplara kolay kolay ulaşamıyorum okuyacak vakit de bulamadığım gibi yazdığım onca şeyi de iki arada bir derede yazıyorum.

Kitaplar benim dünyam iken şimdi tek dünyam tek hülyam var:

Elbet annem ve onun bir an evvel sağlığına kavuşması ve durum bundan ibaret iken kitapların yerini başka şeyler aldı yine de şikâyet etmiyorum yeni hayatımdan ama kitapları çok özlediğim de aşikâr.

Okumak hep mutlu etmişken beni yazmak bunun yerini şaka maka aldı diyebilirim en azından internet ortamında bulabildiğim ne varsa kısıtlı bir zaman diliminde okumaya çaba sarf ediyorum ve ilham perim aklına estiği gibi uğruyor ya da hiç düşmezken yolu bazense uzun süreli bir konaklama ile bana eşlik ediyor.

Türlü imkânsızlığa rağmen arkadaşlarıma hocalarıma seve seve yorum yapma gayreti içerisindeyim ama inanın ki her yere yetişemiyorum elbet olan ya tencerede unuttuğum yemeğe oluyor ya da beni bekleyen sair ev işlerine.

Büyürken uzak kaldığım pek çok şey ve dikiş dikmeyi dahi yeni yeni becerirken bir de demez miyim:

Söküklerimi kalemle dikiyorum.

Lakin kıyafetler ve sökülen giysiler benden kalem yerine iğne tutmamı emrediyor.

Bir fiyasko mu?

Yoksa hayatın kaderin kumpası mı?

Kitaplarımı çok özlesem de bir süre daha böyle idare edeceğim.

Kendime dahi vakit ayıramazken yazmakla teselli buluyorum ve işte kendime ayırdığım çok kısıtlı bir zaman dilimi üstelik okuyucu en güzeli hak ederken…

Elim kalem tuttuğu kadar yavaş yavaş iğne tutmayı da öğrenecek büyük ihtimalle yine de her şeyin mükemmel olması sadece bir hayal.

Eskiden bir gün sonra için, ne okusam ne yazsam diye dertlenirken şimdilerde başka gayelerle iştigalim ve benim okuduğum en güzel kitap iken annem ve ben onu okumaya doyamazken yeter ki Allah varlığını başımdan eksik etmesin…

Sevgilerimle sevgili kitap ve gönül dostlarım…

 


( Okuduğum En Güzel Kitapsın... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 6.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.